The Trip Chapter Two
- 2 years ago
- 30
- 0
BAYİYE DADANMIŞTI free porn video
HEPİNİZE merhabalar. Benim Topkapı’da gazete ve dergi satan bir bayim var. Adım Kamil. Yaşım yirmiyedi. Ta babamın çalıştığı zamanlardan beri buraya gelirdim. O zamanlar bayi çok kalabalık olurdu ve herkes bir şeyler alırdı. Şimdi ise artık ben yalnız olarak çalışıyorum. Gel de çalışma!.. Hayat giderek zorlaşmaya başladı. Artık eskisi gibi insanlar para verip değil dergi, neredeyse gazete bile almaz oldular. Bu da benim çapımda insanları ister istemez etkiliyor. Evliyim ve iki oğlum var, Şehremini’de oturuyoruz.
Sizlere yazmaya karar verdiğim olay ise, son on gün içinde sanki etap etap gelişti ve ben aklımda olmayan tatlı bir açmazın içine giriverdim. Şimdi yazacaklarımda eksik gedik olursa, kusura bakmayın...
O genellikle son zamanlarda saat beş gibi benim bayiye gelip beş dakika kadar vitrine bakıyor ve gidiyordu. Bu böyle bir iki kez olunca, dışarda olduğum o saatlerden birinde yine geldi. Vitrine baktı baktı ve tam gidecekken ona “Küçük hanım bir şey mi bakıyorsunuz? Çünkü bir kaç gündür bakıp bakıp gidiyorsunuz” dedim. Gidecek gibi oldu ve ben tekrar üsteleyince “Kitap bakmıştım kitap!” dedi. Ona ne gibi bir kitap aradığını sorunca, bana “Moda, erotik” falan gibi bir şeyler söyledi. İşta o anda jetonum düştü ve onun porno dergi aradığını anladım. Genellikle biz bayiler, onları müşterilerine el altından verirdik ve onları bayide pek tutmazdık. Ayrıca bu dergiler iyi de para ettiğinden onları zengin çocukları alırdı. Ama ilk kez şurup gibi bir kız benden porno dergi istiyordu. Ona nasıl davranacağımı kestirememiştim ama “Aaaa, öyle mi, daha önce nerden alıyordunuz?” dedim. Kız, onyedi veya onsekiz yaşlarında balık etinde ve kumral bir tipti. Ayrıca, giyimi kuşamı da öyle ahım şahım değildi. İçimde “Vah, vah!... Bir arkadaşında gördü veya gösterdiler; kız da herhalde alıp otuzbir çekiyordur” diye düşünmeye başladım. Çünkü o bir erkekle beraber olup sikiş yapacak gibi gelmedi bana... Ama dünyanın bin türlü hali vardı ve o delik de olabilirdi. Eh, İstanbul çocuğuyduk ve bu yollarda az zaman tüketmemiştik... Tabii delikse icabına bakardık. O gün ona fazla açık saçık olmayan bir iki dergi verdim ve iyi kötü sevinerek gitti. Onun en kısa zamanda tekrar geleceğini biliyordum. Çünkü, bu işe kafasını takan erkek olsun, kız olsun; mutlaka ve mutlaka, sonunda ya siker ya da sikilirdi. Bu kız da sonunda sikilecekti elbette!.. Ama sikecek ben olursam iyi olacaktı.
Derken bir iki gelmedi. Bir sonraki gece bayiyi toplarken, açık olan kapıdan “Merhaba” diye bir ses duydum ve onu gülümserken gördüm. Tabii ki sevindim. Ona “İki gündür yoktun. Ben de sana yeri gelen dergilerden ayırmıştım” dedim. Birden gözlerinin içinin güldüğünü fark ettim ve sıcak bir sesle “Nerede oturuyorsun. Gördüğün gibi ben yavaş yavaş kapatıyorum. İstersen seni götürürüm” dedim. Tabii cümlemin içinde “Götürürüm” lafını boşuna kullanmadım. Evine falan demedim. Bakalım “Seni götürürüm” lafındaki espriyi anlayacak mıydı? Ne demek istediğimi anladı. Bu beni çok sevindirdi. Sıra, laflarımla onu işleyip, bir yerlere götürerek sikmeye gelmişti. Dergilerde vesile olurdu.
Bayiyi kapadım ve onunla birlikte Vatan caddesine doğru yürümeye başladım. Bana adının Banu olduğunu ve İstanbul’da askerde olan ağabeyinin evinde yengesiyle birlikte kaldığını söyledi. Esas sorununun ise, yengesinden kaynaklandığını ve yengesinin eve erkek aldığını açıkladı. Kendisi ise bu işten nefret ettiğini belirtti. Belirtti ama kendisi de en az tanımadığım yengesi kadar sekse düşkündü.
Onunla yürüyü yürüye ta Aksaray’a kadar gelmiştik ve saat de gece dokuz gibi olmuştu. Ona “Karnın aç mı?” dedim. “Evet” gibilerinden başını salladı. Doğruca bir lokantaya girdik ve döner yiyip, ayranlarımızı içtik. Ardından da ona “Seninle yalnız kalacağımız bir yere gidelim, ne dersin?” dedim. Hiç sesini çıkarmadı. Karılar ve kızlar bir konuda ses çıkarmadıkları zaman o iş olmuş demekti. Elimi uzattım yavaşça ve elini tuttum. Hiç tepki vermedi ama benim sikim kazık gibi oluverdi.
Aksaray’da sahile yakın ucuz bir otel bulduk ve içeriye girdik. Odaya kapanır kapanmaz ona yumulmaya karar verdim. Değilmi ki buraya kadar daha yeni tanıştığı bir erkekle geliyordu, sonuca katlanmalıydı. Ellerimi yavaşça boynuna, bıyıklı dudaklarımı dudaklarına getirdim ve onu öpmeye başladım. Kazık gibi olan sikim ise neredeyse sandalye ayağı gibi olmuştu. Bir iki dakika daha öpüştükten sonra onun elini sikimin üstüne getirip getirip değdirttim. Ama her seferinde o elini çekiyordu. Sonunda ona “Bir daha benim sikim gibi bir siki nerde bulacaksın. Onu sımsıkı tut ki zevkine varasın” dedim. Bu arada ben de boş durmuyor, neresi denk gelirse onu öpüp yalamamı sürdürüyordum. Sonunda üstündekileri çıkartmaya başladım. Balık etinde bıngıl bıngıl memeler meydana çıkınca kendimi kaybettim ve doğruca dudaklarımı onun meme uçlarına götürdüm. Banu işte o sırada Kesik kesik “Ohh” “Ohhh!” yapmaya başladı. Bir ara iki memesini de ellerime alarak “Bunlar bana mısın diyen hiç bir karı da ve kız da yok. Sen çok tatlısın” dedim. Ancak ondan bir ses gelmedi ama yarağımda olan eli yarrağımı sıkmaya başladı. Beş dakika kadar sonra onu sadece donuyla bıraktım ve ben de her şey dahil çıkardım. Sikimi gören Banu’nun bir an için korktuğunu fark ettim. Ona “Korkma, onu içine alınca bütün dertlerini unutup, benimle birlikte zevk bulutlarının üzerinde uçacaksın” dedim. Ayrıca “İstersen, dergilerdeki gibi yaparız” dedim. Zevk çukuruna doğru gitmekte olan Banu’dan bir ses çıkmadı, sadece gözlerime baktı.
Onu kedi gibi domaltarak, küçücük götünün deliğinin üstünde benim alametin kafasını gezdirmeye başladım. İşte bu sırada o deli gibi küçücük ama taş gibi götünü ileri geri oynatmaya başladı. Bende de artık sabır kalmamıştı. Çünkü yarrağım kalkmış, duygularım ayaklanmış, önümde de taş gibi bir göt olmuş... Yapılacak şey belliydi. İki elimi atarak onu belinden sardım ve kendime doğru çekerken, sikimin kafasını da götünün deliğine bastırmaya başladım. Ne mümkündü. Sikimin kafası bu delikten geçmeyecekti. Ona “Meraklanma canın yanmayacak. Biraz daha öne doğru eğil” dedim. Dediğimi yaptı ve öne doğru eğildi. İşte o anda bende carrtttt! diye yarrağımın kafasını onun göt deliğinden içeriye sokmayı başardım. Ancak, tam olarak girmemişti ki, sikim ilerlemedi. Bir daha yüklenince Plofffsstttt! diye bir ses çıktı ve sikimin kafasını onun götünün deliğini genişleterek içeri kaydı. Kayar kaymaz bir kez daha yüklendim ve bu arada ondan “Yandım, yavaşşşş!” diye bir ses yükseldi. Yavaşça sikimi geri çekip, bu kez yavaş yavaş sokmaya başladım. Bundan memnun kalmıştı ve “Yavaş yavaş, n’olur yavaaşşş!” demeye başladı. Ama zevk aldığı kesindi. Ben de onun üzerine yavaş yavaş benim yavruyu onun daracık götüne sokup sokup çıkartmaya başladım. Benim kadar o da zevk almaya başlamıştı ve sürekli olarak bi kez de “Dibime kadar, dibime kadar” diyor, bir yandan da “Ohhhhh!” “Ohhhhhh!” çekiyordu. Fıstığın götünü sikiyor olmak beni kesmedi ve birden bire memelerine asıldım ve onları morartana kadar sıktım sıktım durdum. Canı acıyordu ama aldığı zevk yüzünden fazla ses etmiyordu. Sonunda ikimiz birden titremeye ve kasılmaya başlamıştık. Bunu anlayınca bir iki sert pomba daha yaptıktan sonra, tüm gücümle sonuna kadar kökledim ve onu ciyak ciyak bağırtırken içine ılık ılık attırmaya başladım. Bu arada onu da tutmak imkansızdı ve sonunda o da titreyerek boşalmaya başladı.
Bir saat kadar daha orda kaldık ve onu Kocamustafapaşa’ya ağabeyinin evinin yakınına getirdim ve bıraktım.
Bundan sonraki mektubumlarında ise onun amını nasıl siktiğimi sizlere yazacağım.
Benim tek korkum benim karı... Uyanık karı benim birini becerdiğimi duyarsa, beni duman eder duman...
Kalın sağlıcakla...
Sizlere yazmaya karar verdiğim olay ise, son on gün içinde sanki etap etap gelişti ve ben aklımda olmayan tatlı bir açmazın içine giriverdim. Şimdi yazacaklarımda eksik gedik olursa, kusura bakmayın...
O genellikle son zamanlarda saat beş gibi benim bayiye gelip beş dakika kadar vitrine bakıyor ve gidiyordu. Bu böyle bir iki kez olunca, dışarda olduğum o saatlerden birinde yine geldi. Vitrine baktı baktı ve tam gidecekken ona “Küçük hanım bir şey mi bakıyorsunuz? Çünkü bir kaç gündür bakıp bakıp gidiyorsunuz” dedim. Gidecek gibi oldu ve ben tekrar üsteleyince “Kitap bakmıştım kitap!” dedi. Ona ne gibi bir kitap aradığını sorunca, bana “Moda, erotik” falan gibi bir şeyler söyledi. İşta o anda jetonum düştü ve onun porno dergi aradığını anladım. Genellikle biz bayiler, onları müşterilerine el altından verirdik ve onları bayide pek tutmazdık. Ayrıca bu dergiler iyi de para ettiğinden onları zengin çocukları alırdı. Ama ilk kez şurup gibi bir kız benden porno dergi istiyordu. Ona nasıl davranacağımı kestirememiştim ama “Aaaa, öyle mi, daha önce nerden alıyordunuz?” dedim. Kız, onyedi veya onsekiz yaşlarında balık etinde ve kumral bir tipti. Ayrıca, giyimi kuşamı da öyle ahım şahım değildi. İçimde “Vah, vah!... Bir arkadaşında gördü veya gösterdiler; kız da herhalde alıp otuzbir çekiyordur” diye düşünmeye başladım. Çünkü o bir erkekle beraber olup sikiş yapacak gibi gelmedi bana... Ama dünyanın bin türlü hali vardı ve o delik de olabilirdi. Eh, İstanbul çocuğuyduk ve bu yollarda az zaman tüketmemiştik... Tabii delikse icabına bakardık. O gün ona fazla açık saçık olmayan bir iki dergi verdim ve iyi kötü sevinerek gitti. Onun en kısa zamanda tekrar geleceğini biliyordum. Çünkü, bu işe kafasını takan erkek olsun, kız olsun; mutlaka ve mutlaka, sonunda ya siker ya da sikilirdi. Bu kız da sonunda sikilecekti elbette!.. Ama sikecek ben olursam iyi olacaktı.
Derken bir iki gelmedi. Bir sonraki gece bayiyi toplarken, açık olan kapıdan “Merhaba” diye bir ses duydum ve onu gülümserken gördüm. Tabii ki sevindim. Ona “İki gündür yoktun. Ben de sana yeri gelen dergilerden ayırmıştım” dedim. Birden gözlerinin içinin güldüğünü fark ettim ve sıcak bir sesle “Nerede oturuyorsun. Gördüğün gibi ben yavaş yavaş kapatıyorum. İstersen seni götürürüm” dedim. Tabii cümlemin içinde “Götürürüm” lafını boşuna kullanmadım. Evine falan demedim. Bakalım “Seni götürürüm” lafındaki espriyi anlayacak mıydı? Ne demek istediğimi anladı. Bu beni çok sevindirdi. Sıra, laflarımla onu işleyip, bir yerlere götürerek sikmeye gelmişti. Dergilerde vesile olurdu.
Bayiyi kapadım ve onunla birlikte Vatan caddesine doğru yürümeye başladım. Bana adının Banu olduğunu ve İstanbul’da askerde olan ağabeyinin evinde yengesiyle birlikte kaldığını söyledi. Esas sorununun ise, yengesinden kaynaklandığını ve yengesinin eve erkek aldığını açıkladı. Kendisi ise bu işten nefret ettiğini belirtti. Belirtti ama kendisi de en az tanımadığım yengesi kadar sekse düşkündü.
Onunla yürüyü yürüye ta Aksaray’a kadar gelmiştik ve saat de gece dokuz gibi olmuştu. Ona “Karnın aç mı?” dedim. “Evet” gibilerinden başını salladı. Doğruca bir lokantaya girdik ve döner yiyip, ayranlarımızı içtik. Ardından da ona “Seninle yalnız kalacağımız bir yere gidelim, ne dersin?” dedim. Hiç sesini çıkarmadı. Karılar ve kızlar bir konuda ses çıkarmadıkları zaman o iş olmuş demekti. Elimi uzattım yavaşça ve elini tuttum. Hiç tepki vermedi ama benim sikim kazık gibi oluverdi.
Aksaray’da sahile yakın ucuz bir otel bulduk ve içeriye girdik. Odaya kapanır kapanmaz ona yumulmaya karar verdim. Değilmi ki buraya kadar daha yeni tanıştığı bir erkekle geliyordu, sonuca katlanmalıydı. Ellerimi yavaşça boynuna, bıyıklı dudaklarımı dudaklarına getirdim ve onu öpmeye başladım. Kazık gibi olan sikim ise neredeyse sandalye ayağı gibi olmuştu. Bir iki dakika daha öpüştükten sonra onun elini sikimin üstüne getirip getirip değdirttim. Ama her seferinde o elini çekiyordu. Sonunda ona “Bir daha benim sikim gibi bir siki nerde bulacaksın. Onu sımsıkı tut ki zevkine varasın” dedim. Bu arada ben de boş durmuyor, neresi denk gelirse onu öpüp yalamamı sürdürüyordum. Sonunda üstündekileri çıkartmaya başladım. Balık etinde bıngıl bıngıl memeler meydana çıkınca kendimi kaybettim ve doğruca dudaklarımı onun meme uçlarına götürdüm. Banu işte o sırada Kesik kesik “Ohh” “Ohhh!” yapmaya başladı. Bir ara iki memesini de ellerime alarak “Bunlar bana mısın diyen hiç bir karı da ve kız da yok. Sen çok tatlısın” dedim. Ancak ondan bir ses gelmedi ama yarağımda olan eli yarrağımı sıkmaya başladı. Beş dakika kadar sonra onu sadece donuyla bıraktım ve ben de her şey dahil çıkardım. Sikimi gören Banu’nun bir an için korktuğunu fark ettim. Ona “Korkma, onu içine alınca bütün dertlerini unutup, benimle birlikte zevk bulutlarının üzerinde uçacaksın” dedim. Ayrıca “İstersen, dergilerdeki gibi yaparız” dedim. Zevk çukuruna doğru gitmekte olan Banu’dan bir ses çıkmadı, sadece gözlerime baktı.
Onu kedi gibi domaltarak, küçücük götünün deliğinin üstünde benim alametin kafasını gezdirmeye başladım. İşte bu sırada o deli gibi küçücük ama taş gibi götünü ileri geri oynatmaya başladı. Bende de artık sabır kalmamıştı. Çünkü yarrağım kalkmış, duygularım ayaklanmış, önümde de taş gibi bir göt olmuş... Yapılacak şey belliydi. İki elimi atarak onu belinden sardım ve kendime doğru çekerken, sikimin kafasını da götünün deliğine bastırmaya başladım. Ne mümkündü. Sikimin kafası bu delikten geçmeyecekti. Ona “Meraklanma canın yanmayacak. Biraz daha öne doğru eğil” dedim. Dediğimi yaptı ve öne doğru eğildi. İşte o anda bende carrtttt! diye yarrağımın kafasını onun göt deliğinden içeriye sokmayı başardım. Ancak, tam olarak girmemişti ki, sikim ilerlemedi. Bir daha yüklenince Plofffsstttt! diye bir ses çıktı ve sikimin kafasını onun götünün deliğini genişleterek içeri kaydı. Kayar kaymaz bir kez daha yüklendim ve bu arada ondan “Yandım, yavaşşşş!” diye bir ses yükseldi. Yavaşça sikimi geri çekip, bu kez yavaş yavaş sokmaya başladım. Bundan memnun kalmıştı ve “Yavaş yavaş, n’olur yavaaşşş!” demeye başladı. Ama zevk aldığı kesindi. Ben de onun üzerine yavaş yavaş benim yavruyu onun daracık götüne sokup sokup çıkartmaya başladım. Benim kadar o da zevk almaya başlamıştı ve sürekli olarak bi kez de “Dibime kadar, dibime kadar” diyor, bir yandan da “Ohhhhh!” “Ohhhhhh!” çekiyordu. Fıstığın götünü sikiyor olmak beni kesmedi ve birden bire memelerine asıldım ve onları morartana kadar sıktım sıktım durdum. Canı acıyordu ama aldığı zevk yüzünden fazla ses etmiyordu. Sonunda ikimiz birden titremeye ve kasılmaya başlamıştık. Bunu anlayınca bir iki sert pomba daha yaptıktan sonra, tüm gücümle sonuna kadar kökledim ve onu ciyak ciyak bağırtırken içine ılık ılık attırmaya başladım. Bu arada onu da tutmak imkansızdı ve sonunda o da titreyerek boşalmaya başladı.
Bir saat kadar daha orda kaldık ve onu Kocamustafapaşa’ya ağabeyinin evinin yakınına getirdim ve bıraktım.
Bundan sonraki mektubumlarında ise onun amını nasıl siktiğimi sizlere yazacağım.
Benim tek korkum benim karı... Uyanık karı benim birini becerdiğimi duyarsa, beni duman eder duman...
Kalın sağlıcakla...
Mckenna
- 25.02.2020
- 130
- 0
Colors of the NightChapter 12
- 3 years ago
- 21
- 0
Ek Gaon ki Kahani part 05
- 4 years ago
- 19
- 0
